27 Temmuz 2011 Çarşamba

Centilmenlerin oynadığı holigan sporu!

Böyle tanımlamış Rugby' yi ünlü İrlandalı yazar Oscar Wilde. 2007 Dünya Kupası finalinde İngiltere-Güney Afrika arasında oynanan ve Güney Afrika'nın zafere ulaştığı maçla tanıştığım her saniyesi adrenalin dolu tam bir mücadele sporu.
Profesyonel rugby çoğunlukla İngiltere’nin kuzeyinde, Avustralya, Fransa, Yeni Zelanda gibi ülkelerde oynanıyor. Ülkemizde çok popülerliği olmayan bu branş Türkiye Beyzbol, Softbol, Korumalı Futbol ve Rugby Federasyonu(TBSF)altında organize olmaktadır. Takımların 15'er kişiden oluştuğu, sayı kazanmak için "try yapmak (topun kale sahası zeminine dokundurulması)" ya da "gol atmak(topun kale direkleri arasındaki çıtanın üzerinden aşırtılması)" gerekmektedir. Çok sert oynanmasına karşın oyuncuların koruyucu kask ve dizlik kullanmaması, (ki bu durumda açılan kaşlar, yaralanmalar maçın olmassa olmazlarından oluyor) cılız adamın yıkıldıktan sonra tekrar tekrar ayaklanıp savaşa devam etmesi sahadakilere insanüstü varlıklar gözüyle bakmama neden oluyor. İleriye pas atmanın yasak olduğu kuralını bilmeyen rugby izleyicisinin maç esnasındaki "var bunda bir çapanoğlu!" şaşkınlğı, kuralları öğrendikten sonra yerini, heyecanla izlenilen 40'ar dakikalık iki devreden oluşan, en sert oynanan sporlardan birine bırakıyor. Oyuncuların maç öncesi enerji depolamak için yaptığı, Yeni Zelanda'nın geleneksel dansı olan haka dansı, bize gerçek bir mücadele izleteceklerinin sinyali verir nitelikte oluyor! "Ka mate Ka mate, Ka ora Ka ora" : )